Eksiklik, Ayrılık ve Okula Geçiş Süreci
- pskezgiavci
- 30 Eyl
- 1 dakikada okunur
Geçişler her zaman birtakım zorluklar barındırır. Okula başlamak da çocuk için yeni bir sosyal ortama adım atmak demek değildir yalnızca. Aynı zamanda ruhsal dünyada eksiklik ve ayrılıkla yeniden yüzleştiği bir eşiktir. Freud’un makara oyunu gibi, gidenlerin ve gelenlerin sayısı artmaktadır. En başta da giden ve gelen bir özne konumuna geçmektedir artık çocuk.
Çocuk, anne-babadan, evin güvenli alanından ayrılıp okula adım attığında bazı zorlanmalar yaşayabilir. Bu zor duygular yalnızca okulun yabancılığına dair değildir. Aynı zamanda geçmişteki ilk ayrılıkların da (memeden kesilme, annenin yokluğu, odadan ayrılma) hatırlatıcısıdır.
Bu süreçte önemli olan, çocuğun ayrılığı tolere edebilme kapasitesine eşlik edebilmek ve yeni deneyimlerin ağırlığını taşımasına destek olmaktır. Okul bu açıdan yalnızca bir öğrenme alanı değil; çocuğun eksiklikle barışmayı ve kendi arzusunu taşımayı öğrendiği bir mekândır.
Çocuğun tüm bu kaygılarına eşlik edebilmek demek öncelikle ebeveynin kendi ayrılık kaygılarını da o güne kadar nasıl yönettiğinin çok daha görünür bir alanı olması demektir. Ebeveyn/çocuk ikilisi okulu bir kayıp alanı değil, keşif ve arzu mekânına dönüştürürse işlerin yolunda gitmesi kolaylaşır.



Yorumlar